DEVAM: 43. Abdesti
Sıkışık Kişi Bu Halde Namaz Kılabilir Mi?
83
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ عِيسَى
حَدَّثَنَا
ابْنُ
عَيَّاشٍ
عَنْ حَبِيبِ
بْنِ صَالِحٍ
عَنْ يَزِيدَ
بْنِ
شُرَيْحٍ
الْحَضْرَمِيِّ
عَنْ أَبِي
حَيٍّ
الْمُؤَذِّنِ
عَنْ
ثَوْبَانَ قَالَ
قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
ثَلَاثٌ لَا
يَحِلُّ
لِأَحَدٍ
أَنْ
يَفْعَلَهُنَّ
لَا يَؤُمُّ
رَجُلٌ
قَوْمًا
فَيَخُصُّ
نَفْسَهُ
بِالدُّعَاءِ
دُونَهُمْ
فَإِنْ
فَعَلَ
فَقَدْ خَانَهُمْ
وَلَا يَنْظُرُ
فِي قَعْرِ
بَيْتٍ
قَبْلَ أَنْ
يَسْتَأْذِنَ
فَإِنْ
فَعَلَ
فَقَدْ
دَخَلَ وَلَا
يُصَلِّي
وَهُوَ
حَقِنٌ
حَتَّى يَتَخَفَّفَ
Sevban (radiyallahu
anh)'ın rivayet ettiğine göre; Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle
buyurmuştur: "Yapılması hiç kimseye helal olmayan üç şey vardır: Bir
topluluğa imam olan kimse sadece kendisi için dua edip de onlara dua etmemezlik
yapmasın. O takdirde o topluma ihanet etmiş olur. Kişi izin almaksızın bir evin
içine bakamaz, eğer bakarsa o eve (izinsiz) girmiş gibi olur. Kişi yükünü
hafifletmedikçe sıkışmış olduğu halde namaz kılamaz."
Diğer tahric: Tirmizi,
Salat; İbn Mace, ikame
AÇIKLAMA: İslamda cemaatle namaz kılmanın temelinde
birlik olmak vardır. Bu şekilde cemaata imam olan kişinin, cemaati ayırarak
enaniyet duyguları içerisinde yalnız kendisine dua edemeyeceği aksi halde
cemaatle kılınan namazın gayesine ters düşeceği aşikardır. Bunun için bir
kimsenin bir topluluğa imam olup da cemaati yaptığı duaların dışında bırakması
hadis-i şerife göre uygun değildir. Ancak bu durum açıktan yapılan dualarda söz
konusudur. Yoksa gizli yapılan dualarda söz konusu değildir. Çünkü açıktan
yapılan dualarda cemaat imamın sesine, gizli yapılan dualarda da kalbinin
sesine kulak vermekle memurdur. Nitekim Resul-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz namaza
başlarken kendisi için şöyle dua etmiştir:
"Ey
Allah'ım hatalarımı benden doğu ile batı arasındaki mesafe kadar uzak kıl. Ey
Allahım beyaz elbisenin kirli paslı (elbise) den ayıklandığı gibi beni de
günahlarımdan temizle. Ey Allah'ım beni kar, su ve dolu ile yıka" [ Buhari, ezan; daavat; Müslim,
mesacid; zikr; Ebu Davud, salat;Tirmizî, daavat; Nesaî, tahare, iftitah; İbn
Mace, ikame, dua; Darimî salat; Ahmed b. Hanbel ]
Rüku
ile secdede yaptığı duası ile iki secde arasında yaptığı duası ve namazın
sonunda yaptığı duaları buna örnek gösterilebilir.
Bazıları
bu mevzuda çeşitli görüşler ileri sürmüşlerse de işin esası şudur: İmanın bütün
müslümanları kapsaması gereken duası açıktan yaptığı duadır. Bir de imamı hain
duruma düşüren dua, bedevi arabın "Ey Allahım bana, bir.de Muhammed'e
(s.a.v.) merhamet et, bizimle birlikte başkasına merhamet etme!" duasına
benzeyenlerdir, Duaların bütün mu'minleri kapsar mahiyette olması duanın
adabındandır.
Burada
imam'ın zikredilişi, bu görevin sadece imama ait olduğundan değildir. Belki
umumiyetle toplu dualarda imamın bulunuşundandır. Yoksa cemaat de
namazdan sonraki dualarında
mu'min kardeşlerini duada unutmamalıdır. Her ne kadar gizli yapılan
dualarda sadece kendisine dua etmesi caizse de, namazların toplu halde
kılınışının hikmeti, elde edilen feyz ve bereketin dualar vasıtasıyla mu'min
kardeşlere de taşmasıdır.
Hadis-i
şerifte üzerinde durulan diğer mühim bir mesele de içeri girmek için izin
verilmeden kapı aralarından veya benzeri yerlerden evin içine göz atmaktır. Bu
davranış hüküm bakımından aynen izinsiz bir eve girip mü'minlerin mahrem
işlerine, araştırılması haram olan sırlarına muttali olmak gibidir. Aslında
izin istemekden maksat, bu yasaktan sakınmaktır. Bu nedenle bu yasağı işleyen
kimse de mu'min kardeşinin namusuna saygısızlık ve ihanet etmiş olur.
Hadis-i
şerifte üzerinde durulan üçüncü husus da sıkışık abdestle namaz kılmanın doğru
olmayışıdır. Bilindiği gibi namaz kılan kimse münacat halindedir. Allah
Teala'ya yakındır. Eğer namazı sıkışmış halde kılarsa, bu sıkışıklık kendisini
namazda hissedilecek huşudan mahrum edeceği için nefsine ihanet etmiş olur.
Evlere
girmek için izin istemenin namazla beraber zikredilmesinin hikmeti, kul
hakkıyla Allah hakkının birlikte hatırlatılmasıdır.
Bir
kimse kul hakkına dikkat ederse, Allah'ın hakkına kesinlikle Rikkat edeceğinden
burada kul hakkıyla ilgili olan izin isteme mevzuu özellikle zikredilmiştir.
Hanefi
ulemasından Ayni'nin açıklamasına göre bu hadis-i şerifte geçen üç yasaktan
birincisinin hükmü, tenzihen mekruh, ikincisinin hükmü tahrimen mekruhtur.
Üçüncü yasak ise, insanlara Nebi (s.a.v.)in şefkat ve merhametindendir. Buna
şefkat yasağı denilir. Çünkü insan namazı sıkışıkken kılsa namazı sahihtir, ama
o kişi nefsine zulmetmiştir. Nitekim 88 ve 89 numaralı hadislerin şerhinde bu
konuyu açıklamıştık. "Bu işlerden birini yapmak helal olmaz" sözü, bu
üç işten şiddetle sakınmanın lüzumunu ifade eder.